İSTANBUL ..ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO: 2013/……..Esas
BEYANDA BULUNAN
DAVALI :
VEKİLİ : Av.Arif BALTACI
DAVACI :
VEKİLİ :
KONU : Davacı tarafından dosyaya sunulan sevk irsaliyelerine ilişkin beyanlarımızdır.
AÇIKLAMALAR
Sayın Mahkemede görülmekte olan davada, davacı vekili tarafından dosyaya sunulmuş olan ………………. tarihli sevk irsaliyelerinin tarafımızca kabulü mümkün değildir. Şöyle ki;
1- Dosyadaki bilirkişi raporunda davacı tarafından düzenlenmiş olan, konsiye satış ile ilgili yukarıda tarih ve numarası belirtilmiş sevk irsaliyelerine rastlandığına ilişkin mevcut tespitle ilgili olarak, daha önce de beyanda bulunduğumuz üzere, bu sevk irsaliyeleri davacı tarafından tek taraflı olarak, sırf haksız iddialarını desteklemek amacı ile belirtilen tarihten sonra düzenlenmiş ve bu irsaliyeler davalı müvekkile teslim de edilmemiştir.
Ayrıca Sayın Mahkeme tarafından da görüleceği üzere, iş bu sevk irsaliyelerinden biri ………………………….. tarihinde, diğeri ise bundan uzun yıllar sonra ………………………… tarihinde düzenlenmiş olmasına rağmen aynı seriden olup birbirinin takip eden sıra numalarına sahip olması durumu oldukça nettir. Dört sene ara ile düzenlenmiş iki ayrı sevk irsaliyesinin bu şekilde aynı seri ve birbirini takip eden sıra numaralarına sahip olması hayatın doğal akışına aykırı olup sonradan tek taraflı olarak arka arkaya düzenlenmiş olduklarının delilidir. Dolayısı ile dosyaya sunulmuş olan sevk irsaliyeleri iddia edilen alacağı ispat etmekten uzak olduğu gibi işbu sevk irsaliyelerinin gerçeği yansıtmadıkları da apaçık ortadadır. Davacı taraf iddialarına dayanak oluşturmak için işbu sevk irsaliyelerini tek taraflı olarak sonradan, üstelik arka arkaya düzenlemiştir. Bu husus şüpheye yer bırakmayacak derecede açık ve nettir.
2- Ayrıca dosyaya sunulan sevk irsaliyeleri altında bulunan imzaların kimlere ait olduğu dahi belli değildir. Davacı taraf bu sevk irsaliyelerinin müvekkile teslim edildiğini iddia etmesine rağmen davacı tarafından müvekkile herhangi bir sevk irsaliyesi teslim edilmemiştir. Her ne kadar bu sevk irsaliyeleri müvekkil …………………………….. adına kesilmiş ise de ………………………… tarih ve ….serisinden ……………………..numaralı irsaliyenin altındaki “teslim alan” kısmındaki, ………………………………. tarih ve ……. serisinden …………………….. numaralı irsaliyenin altındaki “teslim eden” kısmındaki imzalar müvekkile ait değildir. İmzaların müvekkile ait olmadığı, dosyada mübrez vekaletnamede bulunan imza örneği, yine davacı tarafından sunulmuş olan ……………………. tarihli elyazısı tutanak altındaki imzalar ile karşılaştırıldığında açıkça görülecektir. [EK 1: …………………… tarihli el yazısı tutanak örneği, vekaletname örneği] Eğer davacı tarafın iddia ettiği gibi sevk irsaliyeleri davalı müvekkile teslim edilmiş ise neden sevk irsaliyesinde müvekkilin imzası bulunmamaktadır?
3- Bilindiği üzere sevk irsaliyesi fatura ile birlikte, fatura konusu malın ticari olarak bir yerden başka bir yere taşındığının ve muhataba teslim edildiğinin ispatı olarak düzenlenmesi zorunlu bir belgedir. Dolayısı ile fatura düzenlenmeden sevk irsaliyesi düzenlenmesi ticari hayatta rastlanmayacak bir durumdur. Davacı, müvekkille var olduğunu iddia ettiği ticari ilişki ile ilgili müvekkil adına herhangi bir fatura düzenlememiştir. Davacı tarafından iddia edilen konsiye satışa ilişkin müvekkil adına herhangi bir fatura da kesilmediği davacı tarafın …………………….. tarihli beyanında zaten açıkça ikrar edilmiştir.
Fatura düzenlemek, tacirin ticari yükümlülüklerindendir. Davacı taraf müvekkile konsiye sattığını iddia ettiği mallar için konsiye satışa ilişkin kurallar gereği, müvekkile herhangi bir fatura düzenlememiştir. Hatta müvekkil adına bir cari hesap dahi açılmamıştır. İddia edildiği gibi taraflar arasında konsiye satış ilişkisi mevcut olsa idi, davacı tarafın müvekkile konsiye satışa ilişkin fatura düzenlemesi gerekirdi. Davacı taraf tamamen haksız olarak ve iddiasını desteklemek için sonradan birtakım belgeler tanzim ederek ya da değiştirerek taraflar arasında var olmayan bir ticari ilişkiyi varmış gibi göstermeye çalışmakta ve kötü niyetli hareket etmektedir.Davacı tarafın herhangi bir faturaya bağlı olmayan bu sözde sevk irsaliyelerinin bu anlamda bir geçerliliği bulunmamaktadır.
Davacı tarafın müvekkil adına düzenlediği, fakat altında müvekkilin imzası bulunmayan, ve tarih olarak dört sene ara ile düzenlenmiş olmasına rağmen sıra numaraları birbirini takip eden iki adet sevk irsaliyesi davada alacağa delil olarak sunulmaktadır. Davacı, ticari defterlerine müvekkil adına düzenlenmiş hiçbir faturayı, cari hesabı ya da sevk irsaliyesini yansıtmamıştır. Dosyada bulunan bilirkişi raporunda davacı tarafın ……………………. yılları arası tüm yevmiye defterleri incelenmiş ve davacı tarafın müvekkil ile olan herhangi bir alacak ilişkisine rastlanmamıştır.
Bilirkişi Raporunun “Tespit Edilen Hususlar” bölümünün 1. ve 2. bendinde:
“ 1.Davacı şirketin yukarıda dökümü yazılı …………………….. yılı yevmiye defteri kayıtları tek tek incelenmiş, ALACAĞA KONU OLAN KONSİYE MALLARIN GÖNDERİMİ VE SATIŞI İLE İLGİLİ HERHANGİ BİR YEVMİYE KAYDINA RASTLANILMAMIŞTIR.
2.Davacı şirketin yevmiye kayıtlarında ve dönem sonu kapanış kayıtlarında DAVALIDAN CARİ HESAP ALACAĞI GÖZÜKMEMEKTEDİR.”
hususları tespit edilmiş olup, davacı defterlerinde davacı tarafın iddia etmiş olduğu konsiye satışla ilgili herhangi bir kayda rastlanmamış, ayrıca müvekkilden de herhangi bir cari alacağı gözükmediği tespit olunmuştur.
Bütün bu hususlar zaten müvekkilin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, aralarında da herhangi bir ticari ilişkinin varolmadığını ortaya koymaya yetmektedir. Dolayısı ile bu sözde sevk irsaliyeleri de alacağın varlığını ispattan uzak, gerçeği yansıtmayan belgelerdir ve hukuki geçerliliği de bulunmamaktadır.
4- Ayrıca …………………….. tarih ve ……….. serili ……………. sıra numaralı sevk irsaliyesi hukuki olarak geçersizdir. Zira sevk irsaliyesinin malı gönderen tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Fakat ……………………. tarihli sevk irsaliyesinde malı teslim eden müvekkil, malı teslim alan davacı şirket olarak gözükmektedir. DOLAYISI İLE DAVACI ŞİRKET TESLİM ALDIĞI MALLAR İÇİN KENDİ KENDİNE SEVK İRSALİYESİ DÜZENLEMİŞTİR. İş bu sevk irsaliyesinin ne Türk Ticaret Kanununa ne de Vergi Usul Kanununa göre herhangi bir geçerliliği bulunmamaktadır. Tarafımızca kabulü mümkün değildir.
Ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için işbu sevk irsaliyesinin bir an için geçerli olduğunu düşünürsek, madem ki davacı taraf müvekkilden teslim aldığı mallar için sevk irsaliyesi düzenlemiştir, o halde ayrıca el yazısı ile bir tutanak düzenlenerek teslim alınan malların dökümünün yapılması neden gerekli idi? Malların teslimi ile ilgili resmi tutanak olan sevk irsaliyesi bulunuyor ise ayrıca herhangi bir ticari geçerliliği olmayan el yazısı tutanak düzenlemeye ne gerek vardı? Eğer gerçekten, müvekkilden teslim alınan mallar için, bu malların teslim alındığına dair sevk irsaliyesi düzenlenmiş olsa idi, teslim alınan malların işbu irsaliyede listesi yapılarak tespit edilmesi gerekirdi. Fakat böyle yapılmayarak nedense ayrıca bir el yazısı tutanak düzenleme gereği duyulmuştur. Bütün bu hususlar, davacı tarafça sunulan sevk irsaliyelerinin davacı tarafından tek taraflı ve dava konusu alacağa dayanak oluşturmak amacı ile kötü niyetli olarak sonradan düzenlendiğinin açık birer kanıtıdır.
SONUÇ OLARAK;
Dosyadaki bilirkişi raporunda da görüleceği üzere, davacı tarafın ticari defterlerinde, davasına dayanak oluşturacak hiçbir belge ya da kayıt bulunmamaktadır. Dosyaya sunulmuş olan, altında müvekkilin imzası bulunmayan, ve tarih olarak dört sene ara ile düzenlenmiş olmasına rağmen sıra numaraları birbirini takip eden, bu anlamda gerçeği yansıtmaktan uzak olan işbu sevk irsaliyelerinin davacı tarafça tek taraflı olarak sırf haksız iddialarını desteklemek amacı ile sonradan düzenlenmiş olduğu ortadadır. İş bu sevk irsaliyeleri alacağın varlığını ispattan uzak belgelerdir, iddia edilen alacağın varlığına delil olması söz konusu değildir. Dolayısı ile tarafımızca kabulü de mümkün değildir.
SONUÇ ve İSTEM:
Yukarıda ayrıntılı olarak arz ve izah edildiği üzere; davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan sevk irsaliyeleri gerçeği yansıtmayıp, iddia edilen alacağın varlığını ispattan uzaktır. Bu nedenle işbu sevk irsaliyelerinin davada delil olarak kabul edilmesi söz konusu değildir.
Davalı Vekili
Av.Arif BALTACI